21 Eylül 2016 Çarşamba

HÜZÜNLÜ BELLEK - PAUL AUSTER (2)





Yazarın, Yükseklik Korkusu (Bay Vertigo), 1995 yıl sonunda Türkçeye çevrildi. Böylece, o tarihte Türkçedeki romanlarının sayısı ona çıktı. Daha birçok kitap vadeden bu " Velûd" yazanın külliyatı elimizin altında, daha çok okuyacak-larımız var, diyebiliriz.

Auster'ın kahramanları (anlatıcıları) düşüncelerini, konuşmalarını özlü sözlerle, esprili deyimler ve benzetmelerle bezemeye can atarlar. Yarı amerikan gevezeliği, yarı Hint fakiri gibi suskun, yarı Avrupa dalgınlığı içinde buluruz onları. Örneğin Yükseklik Korkusu'nda bize hayat hikâyesini anlatan Walter Claireborne Rawley (ona kısaca Walt denir, daha sonra Bay Vertigo olacaktır.), Neler yumurtlamaz ki. Ukala, uyanık bir çocuk sokağı iken giderek bir külhanbeyi olur; yaşlandığında hüzünlü bir bellektir artık. Tam da "hayatım roman" diyen cinsten; o romanı okuyoruz zaten.

"Hiçliğin" altını iyice çizen, gerçekçi bir anlatımı vardır Vertigo'nun. 1920'li, '30'lu yılların Amerikası beylik deyimle, tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilir. "Kırık bir aşk hikâyesi" de eşlik eder romana; ince hastalık, intihar, intikam ve mafya... Hepsi bu romanda.

Walt, Yehudi Usta'nın velayeti ve terbiyesi altında yetişir. Boşlukta yürümeyi ve gösteri yapmayı öğrenen Walt, Harika Çocuk unvanlarıyla tüm Amerika'yı hayretler içinde bırakır. ancak bu gösteriler iki yıl sürer, 14 yaşına geldiğinde ergenlik bütün hayallerini yıkar. Ergenlik, yerçekimi ve vertigo demektir. Bir yaştan sonra yerçekimine karşı durulamaz, felsefi bir sorundur bu aynı zamanda. Daha ilk sayfada Walt itiraf eder; "Yehudi Usta'nın beni seçmesinin nedeni, çocukların içinde en ufağı, en pisi, en sefili olmamdı. 'Senin hayvandan farkın yok,' demişti bana, 'tam anlamıyla bir hiçsin.' "

Bir Macar Yahudisi olan Yehudi Usta'nın babası ve büyükbabası hahamlık yapmıştır. Spinoza'nın kitabı elinden düşmeyen, Hint felsefesiyle ilgilenmiş 46 yaşında bir bilgedir Yehudi Usta. (Yeri gelmişken, Auster'ın; babasının ilk nesil Yahudi göçmenlerinden olduğunu, ayrıca kendisinin Bay Vertigo'yu yazdığı sıralarda tam da 46 yaşında olduğunu anımsatayım.)

Spinoza'nın Etika'sı şöyle anılır; "Ustaya, neden durmadan aynı kitabı incelediğini sorduğumda bana, 'Asla derinliğine inemediğim için,' demişti. 'Ne kadar derinine insen bir o kadar şey daha oluyor önünde, ne kadar çok şey olursa da okumak o kadar çok zaman alıyor.'

'Büyülü bir kitap,' dedim. 'Asla tükenip bitmiyor.'
'Haklısın ufaklık. Tükenmiyor. Şarabını bitirip kadehi masanın üzerine bırakıyorsun, elini yeniden kadehine uzattığında bir de bakıyorsun ki yeniden dolu vermiş.' "

P.Auster, Ay Sarayı, Leviathan ve Yükseklik Korkusu'nda otobiyografik yöntemi ustaca kullanıyor. Özellikle Yükseklik Korkusu'nda, otobiyografik yöntem içinde ikili bakışı uygulayarak, anlatıcının hem olayları yaşadığı sıradaki kişiliğini, hem de anlatırkenki kişiliğini aktarıyor. Bu ikili bakışın çakıştığı noktalarda roman, okura keyif verici bir ivme kazanıyor. Okur, romanın içine çekilerek, üçüncü bir bakışla, metni tamamlıyor.

Joseph Conrad, Karanlığın Yüreği ve Gençlik: Bir Anlatı ve İki Başka Öykü adlı romanlarında, otobiyografik yöntemin olanaklarını genişletmişti. Auster de Yükseklik Korkusu'nda bu başarıyı gösteriyor. Yine de bu yöntemde roman tek kişi üzerinde yürüdüğünden bakış açısı dardır. Bu yüzden birçok modern romancı pek itibar etmez otobiyografik anlatıma. Çünkü bu "sürekleyici" anlatımda, yazarın, okurundan istediği salt "dikkat" tir; rahatça uzan ve kendini satırların kucağına bırak... Çoğul / postmodern okumalar kapı dışarı!


(devam edecek)

2 yorum:

  1. Hem tanıtım için hem de bloglarda yer verdiğiniz için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için ben de teşekkür ederim. Sevgilerimle

      Sil