22 Haziran 2017 Perşembe

Ali için...





Ali için...

Bütün içtenliğimle söyleyeyim kardeşim...

Hayallerinde büyüttüğün, emeğini satarak yaşayan ne dünya proletaryası, ne evrensel mazlumlar sınıfı ne de sanatçılar birleşip devrim yapamadı. Dünyanın DNA ayarlarıyla oynayan egemen sınıf, sevgi tohumları yerine, nefret, düşmanlık ve zulüm tohumları ekerek tek tip elbiseyi herkese giydirdi. İki yüzlü, birbirinin gözünü oyan düşman kamplar yarattı.

İçim yanıyor...

Sen görmedin ama maalesef gerçek: Güç sahibi olmuş dünyadaki bütün iktidarlar kan emici vampir olmuş. Önce fanatik dinci terör örgütlerini yaratıyor. Kendi istihbarat güçlerini de kullanarak, dünyanın kanını emiyor. Geriye kalan yüz binlerce sivil, kadın, çocuk ölümü... Yetmez gibi, iki gün önce terör ülkesi olarak ilan ettikleri bir ülkeyle 12 milyar dolarlık silah anlaşması yapıp, yeni ölümlerin önünü açıyor. Biliyor musun en acısı bir şey yapamamak, elin kolun bağlı oturmak.

İçim acıyor...

Diğer yanda doğa, zeytinlikler, ormanlar, madenler, enerji, yani doğal evimiz talan ediliyor. Kuşlar, hayvanlar ölüyor. Balıklar karaya vuruyor. Ve korkarım bu savaş bittiğinde, kalıcı barışı getirmek için asıl devrimi doğa yapacak. Çok geç olacak. Elde bir şey kalmayacak. Ne ölüm oruçları, ne zindandan sesini duyuramayanlar, ne rant uğruna dikilen plazalar, ne diktatörler, ne konserleri basan-LGBT'ye gövde gösterisi yapan alperenler ne de taciz edilip öldürülen çocuklar, kadınlar... Öncü depremlerle kendini ifade etmeye çalışan "doğa" son büyük bir depremle her şeyi dümdüz edecek. Doğanın devrimi bu olacak.

Canımdan kan damlıyor...

Ezik insan korkusuyla özgürlüleri yasaklayan, herkesi kendisine potansiyel suç işleyecek duygusu içinde hisseden, kendi güzel insanından ve öldürülmekten korkan, faşizm labirentlerinde şizofren bir beyin... Suç sadece senin değil!..
Seni yaratan evet ama yetmez-ci liboş solcular, Atatürk ve Cumhuriyete her fırsatta saldıranlar, 71- 80 faşist darbeleriyle senin dinci kimlik tohumlarını sulayıp, filizlendirenler, gençliğinde yaşanmamış - bastırılmış hayaller, duygular...

Yüreğim kanıyor...

Ve emperyalizm ve uşakları... Hırsızlığı-Ahlaksızlığı meşrulaştır-dınız, Deniz Gezmişleri astınız, dünya devrimci sanatçılarının parmaklarını kırıp katlettiniz, Nazımları, Sabahattin Alileri, Nerudaları sürgünlerde, zindanlarda öldürdünüz... Ve ne yazık ki hâlâ size âşık yandaşlarınız var. Var olmasına var da, bizim de Mustafa Kemallerimiz, Şeyh Bedreddinlerimiz var...




Mehmet Osman Çağlar
Haziran,2017

Ali Yılmaz" anısına...
*
Foto; Çanakkale Cezaevi

......................

Yağmur çiseliyor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.

Yağmur çiseliyor,
beyaz ve çıplak mürted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.

Yağmur çiseliyor,
Serezin esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkânının karşısında
Bedreddinim bir ağaca asılı.

Yağmur çiseliyor.
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
çırılçıplak etidir.

Yağmur çiseliyor.
Serez çarşısı dilsiz,
Serez çarşısı kör.
Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.

Yağmur çiseliyor.

N.Hikmet


2 yorum:

  1. "Sevgi tohumları yerine ekilen nefret, düşmanlık ve zulüm tohumları..." Dünyanın her yerinde nasıl da boy verdiler, uzadılar, büyüdüler.
    Yüzlerde maskeler antlaşmalar yapıldı. En ağır silahlar el değiştirdi.Ölenlerin acısına yanarken yeni ölümler kaydedildi.Bu gidişe doğa bile isyan etti...
    Yağmur çiseledi ardından bombalar yağdı, insanlar kavruldu....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke nefret ve düşmanlık tohumları yerine sevgi tohumları ekilip filizlenseydi ve insanlar barış içinde yaşayıp kavrulmasaydı. Güzel katkınız için teşekkür eder, güzel hafta sonları ve esenlikler dilerim.

      Sil