Peki ben kime bağımlıydım? Ya içinde yaşadığım toplum ve bu ülkenin kaderi kime bağımlıydı. Dünyanın ekonomik ve yaşam alanları, bankaları, borsa ve sigorta şirketleri... enerji, silah, uyuşturucu, kadın, eğlence tüccarları, medya vb. diğer uluslararası holding ve kartelleri kimlerin, hangi emperyalist ülkelerin kaderindeydi? Terörü besleyen ikiyüzlü ülkelere terörle cevap vererek ne sistemi ne de dünyayı değiştiremezsiniz. Silahlarını satın alır, onlara taşeron olur, daha çok hizmet edersiniz. Limon gibi sıkıp kullandıktan sonra da bir köşeye atarlar. Kural budur. Kapitalizm çürümüştür, ama eldeki sıcak parayla yeni yollar bulup, zihin dünyamıza daha çok psikolojik ve fiili savaşla kendini dayatır. Şimdilik güçlü gözüken onlardır. Ta ki siz, biz, hepimiz yeni bir eylem modeli keşfedip, aynen onların silahı ile savaşıp, milyonlara kendimizi zihinsel olarak daha iyi ifade edebilmeliyiz. Bu da terörle değil, yeni tarz bilimsel modelleri benimseyip, hayata geçirmekle olabilir. Aksi takdirde onların istediği iç savaşın eşiğindeyiz. Hepimizin görevi bu oyunu birlikte bozmaktır.
***
SÖYLEYEMİYORUM
Bunca zaman nerede olduğumu
sorarsan ,
biliyorsun en güzel yanıtım
yine susmak.
Gidip gelmelerimle
geride bıraktığım
bu yorgun şehirler
Ve çığlığıdır
birlikte kardeşliğimizin.
Gece karanlık zifirî geceyle
örtünüyor.
Neden sabah geç doğuyor gözlerimde?
Ve neden ölüm çığlıkları ?
Bırakmadılar
Parçalandığımız
günleri
Kırık
saatleri
ve esir
kalplerimizi.
Bunlar ne anılarımda canlanan beyaz kuşlar,
ne de
nesilden nesile akandır.
Paramparça yüzlerdir bunlar.
Ağlayan çocuklar
kırlarda,
analara vuran gözyaşı
parmaklıklarıdır
itelenmiş hayalimizde,
ve toprağa düşen kan damlalarıdır.
Yiten akşamın
siyahıdır.
Kızartır nehirleri hüzünlü kanımızda.
İşte gökyüzü
ve işte beyaz güvercinler
Sevdiğimiz herşey
özgürlüğün ufkunda
asılı ovaların.
Neden geçiyor boşa zaman
anlat bana
Dicle,Fırat ?
Kızıl akan sularda
o kadar çok ki ölümüz
Ve güneş önüne barikatlar
çekilmeden önce hepsi kardeştiler.
Ve o kadar çok ki söylemek
istediklerim.
Söyleyemiyorum.
--
Mehmet Osman ÇAĞLAR
Temmuz, 2009
***
SÖYLEYEMİYORUM
Bunca zaman nerede olduğumu
sorarsan ,
biliyorsun en güzel yanıtım
yine susmak.
Gidip gelmelerimle
geride bıraktığım
bu yorgun şehirler
Ve çığlığıdır
birlikte kardeşliğimizin.
Gece karanlık zifirî geceyle
örtünüyor.
Neden sabah geç doğuyor gözlerimde?
Ve neden ölüm çığlıkları ?
Bırakmadılar
Parçalandığımız
günleri
Kırık
saatleri
ve esir
kalplerimizi.
Bunlar ne anılarımda canlanan beyaz kuşlar,
ne de
nesilden nesile akandır.
Paramparça yüzlerdir bunlar.
Ağlayan çocuklar
kırlarda,
analara vuran gözyaşı
parmaklıklarıdır
itelenmiş hayalimizde,
ve toprağa düşen kan damlalarıdır.
Yiten akşamın
siyahıdır.
Kızartır nehirleri hüzünlü kanımızda.
İşte gökyüzü
ve işte beyaz güvercinler
Sevdiğimiz herşey
özgürlüğün ufkunda
asılı ovaların.
Neden geçiyor boşa zaman
anlat bana
Dicle,Fırat ?
Kızıl akan sularda
o kadar çok ki ölümüz
Ve güneş önüne barikatlar
çekilmeden önce hepsi kardeştiler.
Ve o kadar çok ki söylemek
istediklerim.
Söyleyemiyorum.
--
Mehmet Osman ÇAĞLAR
Temmuz, 2009
Hepimizin isyanı, haykırışları yazılara, şiirlere yansıyor.
YanıtlaSilDün akşamdan benim de bir şiir denemem var. Saat 09.30'a programlamama rağmen henüz blogda yayınlandı ama okuma listesinde çıkmadı.iki kez yayınlandığına göre sanırım sizin yayınınız da gecikmeli yayınlandı.
Yazınız da şiiriniz de anlamlı bir bütün içinde birbirini tamamlamış.
Söylemek istediklerimiz o kadar çok ki gerçekten, ama söyleyemiyoruz. Orhan Veli de "Anlatamıyorum, ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda..." diyordu.
Yüreğinize, emeğinize sağlık...
Haklısınız, isyan ve çığlıklarımız şiirlere yansıyor. Yayın konusunda sizin gibi aynı sıkıntıları yaşıyorum. Sanırım Zeugma hanımın bu konuda bilgilendirici bir yazısı vardı. Bir ara kendisine soracağım, size de haber veririm.
SilDeğerli yorumunuz için çok teşekkür eder, size ve ailenize güzel bir hafta ortası dilerim.
"Terörü besleyen ikiyüzlü ülkelere terörle cevap vererek, ne sistemi, ne de dünyayı değiştiremezsiniz." Çözüm; bilimsel modelleri hayata geçirmekle olur.Kesinlikle her zaman akıl üstündür, aklı kullanmak için bilimde yol almak gerekir. Düşüncelerinizin altına imzamı atarım Mehmet Bey.
YanıtlaSilVe, çok güzel duygu yüklü naif dizeleriniz. Tıpkı şiirinizde olduğu gibi, öyle günlerin içinden geçiyoruz ki;
" ve o kadar çok ki söylemek istediklerim. Söyleyemiyorum."
Kuşlar insanlardan daha vefalı, daha sadık..şimdi kim bilir nasıl da güzel şakıyordur :)))
Esenlikler dilerim.
Aklın yolu bir Esin Hanım, devamlı gelişen ve sonu olmayan bilim ve teknoloji aydınlıkçı görüşler için rehberimiz olmalıdır. Cumhuriyet sürecinin en karanlık ve yobaz günlerinden geçiyoruz. Aslında söylenecek, haykırılacak çok şeyler var da söyleyemiyoruz. Ama cesurca söylenmeli...
SilEvet haklısınız, kuşlar/hayvanlar gerçekten kendi türümüz içinde çok daha vefalı, sadık... hem de nasıl durmaksızın şakıyor.:)
Esenlikler dilerim.
Pardon, söylemek istedim; Yeni yayın yayınlamadan önce blogda sağ tarafta "Yayın Ayarları" var. Programlama'yı tıkladığınızda yayın gün ve saatini ayarlayıp tamam'ı tıklıyorsunuz. Yarım saat önce ayarlanabiliyor.
YanıtlaSilAncak akşamdan ayarladığım halde hala Okuma Listesinde çıkmadı. Birkaç defa düzenli çıkmıştı. Bugün 3 kez "Geri bildirim" gönderdim. Hala bir yanıt yok.
Bu kısa bilgiyi paylaşmak istedim.
Esenlikler dilerim.
İlginiz ve bilgilendirmeniz için çok teşekkürler Makbule Hanım. Bundan sonraki yayında deneyeceğim.
SilEsenlikle...
Merhabalar...
YanıtlaSil"Ve kızıl akan sularda
O kadar çok ki ölümüz".. demişsiniz ya... Evet bu topraklar, Anadolu gözyaşına doymuyor... Saygılar.
Merhabalar, hoş geldiniz Tülay Hanım.
YanıtlaSilArtık gözyaşlarının bitmesidir hepimizin dileği. Yorumunuza teşekkür ederim... Saygılar