29 Temmuz 2017 Cumartesi

TREN İSTASYONUNDAN DOĞANIN İNTİKAMI




TREN İSTASYONUNDAN DOĞANIN İNTİKAMI


Şimdi bir kentin ıssız tren istasyonunda, kırık dökük bir bankın üstünde oturuyorum hayalen. İnsanoğlu varoluşundan beri gözlenen telaş, sinirlilik veya mutluluk oyunu bir salgın hastalık gibi trenin gelmesiyle kente yayılacak. Yüz yıl önceki kent sakinlerinin hayal bile edemeyeceği negatif enerjiler ortaya salınacak. Bin bir projeleri olma zorunluluğuyla boş zaman bırakmayan işler, düşünsel çalışmanın gölgeleriyle vahşi çarkın dişlilerini meşru kılabilmek için rahatsız bir vicdanla rakipleriyle yarışa girecek. Fabrikalardan derelere atıklar akacak. Yeşil doğa boynunu bükmüş, oksijen alıp vermede zorlanırken; bundan haberdar ol(a)mayan sözde aydınlar ve iş adamları zorunlu yükümlülüklerden, iş seyahatlerinden, randevulardan ve olmazsa olmaz eğlencelerden artakalan vakti parasal üretimlerine ayıracaklar. Ortalıkta görünmemek zorunda kalacak kadar önemli kişiler olduklarından, aslında kendilerini kasıtlı göstermek biçiminde abartılı bir tatminsizlikle gösterme oyunu olarak stilize edilmiş yaşamlarını sürdürecekler yeşilden bihaber. Ama her gün "doğa" acımasız ellerden intikamını alarak ve aynı zamanda, benlik yitilmesinin bu abartılı oyun aşırılığı, benliksizliği içtenlikle uygulayan bir yaşayışın daha zor değil daha kolay olabileceğini de öğretecektir kişiye.


Mehmet Osman ÇAĞLAR


Hiç yorum yok: