Herhangi bir yılın Bodrum gecesiydi.
Saatler bir hayli ilerlemiş, oldukça geçti.
Bizler içerken içkilerimizi
denize karşı o kafede;
onlar dört beş masa ötede
tanımadığımız birkaç arkadaştılar.
Kendi hallerinde, ürkek,
oldukça utangaçtılar.
Belli oluyordu, buraların adamı değildiler.
O masada, o adamı gördüğüm an;
beynimin aynı kareleri çektiği,
bende filmin koptuğu an.
Konuşmuyordu, dinlemiyordu, dalgındı;
hareli gözleri yorgun, suratı zayıf,
avurtları çökmüş, dalgalı saçları dağınık,
bir bebek kadar doğal ve masumdu.
Karşı yönde sabitlenmiş gözleri
kırpmadan saf bakıyordu.
Birasını bir robot gibi,
hep aynı, ağır içiyordu.
Etraf cıvıl cıvıl, neşeli
sarışın, kumral, esmer güzellerle doluydu.
Birden masadan kalkasım,
bu yorgun adamı sarsasım geldi.
''Sen kimsin güzel tanıdık sima?
Bir otelde garson, belediyede işçi,
ya da inşaatlarda amele misin?
Ne fark eder,
dön de etrafına bakıver,'' diyeceğim geldi.
''En çok yaşamayı sen hak ediyorsun''
diye haykıracağım geldi.
Sonra hesap istediler.
Dikkatlice bozuk paralarını paylaşıp ödediler.
Kimselere bakmadan, efendice
başları önde kalktılar.
Karanlıkta yavaşça kaybolurken onlar;
benim için Bodrum'un
öbür yüzüydü o gece.
---
Mehmet Osman ÇAĞLAR
22 Mayıs 2008
Bir kentin, bir ülkenin öbür yüzünde yaşayanlar... Çoğu kez fark edemediklerimiz. Karanlıkta kalanlar, bilinmeyenler...
YanıtlaSilÇok güzel bir şiirdi. Yüreğinize sağlık.
Bugünlerde de onları her yerde fazlasıyla görüyoruz. Çok teşekkürler Makbule Hanım.
YanıtlaSilEsenlikler dilerim.
unutulanlar, bilinmeyenler... güzel kaleminiz daim olsun..
YanıtlaSilÇok teşekkürler sevgili blogdaşım.
YanıtlaSilSevgi ve saygılarımı bıraktım:))
YanıtlaSilTeşekkür ederek, Kanada'ya aynılarını gönderdim.:))
YanıtlaSil