Şiddet, terör ve savaş insanoğlunun varoluşuna aykırıdır. Yaşama hakkını yok sayar. Bunlar, doğadaki hayvanların hayata tutunup varolma uğraşı için verdikleri savaşa benzemez. Varoluşçuluk, II. Dünya Savaşı'ndan sonra, varoluşun özden önce geldiğini kabul ederek yeni bir felsefe akımı olarak doğmuştur.
Savaşın vahşeti, çilesi, travma ve hastalıkları, zafer sevinci ve yenilgisi bile, insanları kısa bir sürede bambaşka insanlara dönüştürür. Bu da insanın özünden, orijininden büsbütün koparak ömür boyu suçluluk ve saldırganlık obsesyonları ile travmatik yaşama mahkûm eder. Mutlu insanlar savaş istemez.
Suriye savaşına hayır!..
M.O. Çağlar
24.8.2016
Savaş deyince ünlü fotoğrafçıların çektikleri savaş fotoğrafları geliyor aklıma.Dondurlmuş karelerde acıdan, korkudan, utançtan donmuş insan yüzleri.
YanıtlaSilÖzellikle çocuk yüzlerini unutamıyorum ben. Dil bilmeye gerek yok. Yüzler, gözler her şeyi anlatıyor .
Savaşlar insanlığın ayıbı...
Savaş fotoğrafları sadece korkan yüzlerin, utançların, çocukların dehşete düşmüş yüz fotoğrafları değil Makbule Hanım. Dünyanın geldiği durumun ve maalesef gücü elinde bulunduranların insanlık vicdanının bittiğinin de fotoğrafları. Haklısınız, savaşlar ırkçılığın ve insanlığın ayıbı. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilNe yazık ki;
YanıtlaSil"Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür" bu kural hiç değişmedi.. her gün şehitler veriyoruz..gencecik bedenler ölüyor..çocukların o çaresizlik içinde, acılarla dolu, kederli bakışları içler acısı..yanlış siyasetler sonucu bu yaşanılanların hesabını kim verecek!. tüm bunlara sebep olanlar şimdi ucuz kahramanlıklar peşinde!. üst akıllar da pişkinlik içinde!.ne vicdan, ne insanlık kalmış. Bu gerçekten başlı başına bir insanlık ayıbı!. Söz bitti!.Esen kalın Mehmet Bey..
Ne yazık ki; Bildiğiniz gibi,
SilPetrol, maden, gaz ve buna benzer sömürü rantları için savaşı emperyalist ülkelerdeki hükümetler- birkaç aile/şirket/holding/tröst çıkarır. Hem kendi çocukları, hem de savaşı çıkardıkları ülkenin yoksul çocukları ölür. Dünyada bir şeyler yanlış, düzen bozuk, insanlar bozulmuş. Ve en acısı, etnisite ve mezhep gruplarının savaşlarında kandırılmış gençler ve düzenin yoksul çocuklarının ölümü. İnsanlık ve vicdan derseniz hak getire... Aynı görüşlerde olduğum değerli yorumunuza teşekkür ederim Esin Hanım.
Esen kalın...
Aslında şu an kimin dost,kimin düşman olduğu apaçık ortadadır. Bu koşullarda doğal olarak, milletçe vatan sathında BİRLİK ve BERABERLİK çizgisindeyiz. En büyük temennimiz bir an önce ülkemizde ve komşularımızda barışın sağlanması, mültecilerin kendi topraklarında yeniden eski, huzurlu günlerine geri dönmeleri olacaktır. Artık dünyada savaşlar son bulsun, akıl ve sağduyu içinde 'insanlık' kazansın...bunu hepimiz yürekten istiyoruz. Bitmeyen umutlar ve temennilerle...Size ve ailenize iyi hafta sonları dilerim Mehmet Bey..
YanıtlaSilEsenlikle...
Haklısınız Esin Hanım, aslında dost olan da düşman da yıllardır bunu hiç saklamadı. Büyük bir senaryoyu hep birlikte izledik. Ancak değişen ülkeler arası menfaatler sonucu siyasi paradigmalar altüst olurken ve bıçak kemiğe dayanırken kaç kişi sizin gibi duyarlı olup sesini yükseltti veya örgütlü mücadelenin içine girdi. Söz konusu insanlık, kardeşlik, birlik, beraberlik ve vatan savunması olduğu zaman sizin - bizim safımız bellidir. Umut ve temennilerimizi dipdiri tutarak, eski, huzurlu günlerin döneceğinden şüphemiz yoktur.
SilBirinci yorumunuzu destekleyici uzun ve kapsamlı yorumunuza çok teşekkür eder, size ve ailenize güzel hafta sonları dilerim. Esenlikle...
(Fikret Muallâ - emekle yoğrulmuş son postunuzu iki kez inceledim, bilmediklerimi öğrendim. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim.)
Merhaba Sabahattin Bey,
YanıtlaSilUzun bir aradan sonra sizi görmekten mutlu oldum. Şu anda yeni yayımlanacak romanımla ilgileniyorum, ancak bloğumda istediğiniz bir yazıyı bana bildirseniz posta adresinize hemen gönderirim. Yine bloğunuzun linkini ekleyeceğim. Bu güzel projede sizi destekliyor ve kolay gelsin diyorum.
İyi günler dileklerimle...