Hepimizin isteği ve temennisi "Barış"ın dünyayı kucaklamasıdır. Ancak güç odakları bizi uyuşturarak, ideolojik bir yanılsama ile daha çok para, daha çok güç elde etme istencini sürdürmeye devam eder. Bunu yaparken, ahlaki kavramlarla kendini meşrulaştırma yolunu seçer. Bunun da en belirli bağlayıcı seçenekleri olarak, "din" ve "eğitim" kurumları kullanılarak topluma şırınga eder. Yaşam hakkı gözardı edilerek, ölüm yüceltici bir belirleyici argüman olarak tek varoluş bilinci haline getirilir. Böylece postmodern milliyetçilik, egemen ideolojinin dayatmasıyla, barışın zıttı savaşı meşrulaştırıp, ölüm makinesinden sorumlu bir kahraman yaratmıştır.Her türlü çağdaş estetikten yoksun, ölümcül şovenist paradigma kan kusmaya hazır duruma gelmiştir. Artık savaş başlayabilir.
Savaş, sadece fiziki yapılmaz. Sovyetlerin dağılmasından sonra Nato ve Birleşmiş Milletler işlevini yitirmiş, üç beş emperyalist ülkenin güdümüne girerek, psikolojik / zihinsel savaşlara yönelmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun her yıl 21 Eylül'de kutladığı ve Barış Çağrıları yapması kocaman bir palavra olmaktan öteye geçmez. Sizler bu satırları okurken, bir yerlerde fiziki savaşların ötesinde, psikolojik algı savaşları sonucu insanlar ölmeye devam etmektedir. İflas etmiş, kangreni kökünden kesip atamayan ve kendini revize edemeyen bütün ulus devletler, birkaç cılız sesin dışında bu savaşlara seyirci kalmaktadır. Tıpkı Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Suriye vb. ülkelerde olduğu gibi...
Zihinsel algılarıyla oynanmış ve geri kalmış bütün ülkelerde, "linç kültürü" ile yaratılmış güruhlar, emperyalistlerce kendi menfaatleri doğrultusunda bilinçli olarak oluşturulur. Kaç kadına, kıza tecavüz edilmiş, öldürülmüş, kaç adamın kafası kesilmiş, onlar için hiçbir önemi yoktur bunların. Aslolan hangi devletlerin istihbarat örgütlerine taşeron olarak kullanılacağı ve kendi reflekslerine ters düşen hangi hükûmetleri devireceği, önündeki konjonktürel süreç içinde satranç tahtasına yatırılır.
Bağımsız bir rasyonalite üretmek ve dilini oluşturmak eğitim ve kültürle olabilir. Yoksa kendilerini Cennette hurilerin ağırlayacağına inandırılmış, inanmış kişileri sorunsallaştırmadan çareler üretmek, ancak özgür güçlü toplumların olmazsa olmaz kamusal düzen sorunudur. Bu da olabildiğince "eğitim", "tam bağımsızlık" ve "özgür düşünce" ile olasıdır.
Nazi Almanyasının Polonya'ya saldırı tarihi 1 Eylül 1939'da gerçekleşmiştir. Bu açıdan eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1 Eylül'ü "Dünya Barış Günü" ilan etmiştir.
Almanya'dan söz etmişken, Nazi Almanya'sına destek veren çok ünlü düşünür, filozof ve tıp adamları vardır. Bunların içinden Martin Heidegger gibi dahi bir filozofun, Hitlerin tuzağına düşmesine ve destek vermesine ne denebilir... Tıpkı bugün, muhalif basının üstüne giden muktedirlerin, yandaşlar tarafından desteklenmesi ve görmezden gelmesi gibi... Bu olguyu göz önünde bulundurarak, akıcı ve güzel konuşan her cahil aydına körü körüne inanmamak ve biat etmemek gerekir.
Mehmet Osman Çağlar
*Altı çizilesi önemli bilgiler içeren, yazınızın altına ben de imza atarım Mehmet Bey.
YanıtlaSilGeçmişten günümüze gelinceye değin insanları esir alan, tuzağa düşüren en büyük unsur dinin siyasete alet edilmesi ve yine dinin insanları esir alan bir sömürü aracına dönüştürülmesidir. Örnek verdiğiniz üzere akıl yetisinden uzak bağnaz düşüncelerle gerçeği göremeyen insanlar hep dini söylemlerle, ilginç hurafelerle nasıl kandırıla-biliyorlarsa, sözüm ona ün sahibi düşünür ve filozofların içinde de bir soykırımcıya gözü kapalı teslim olacak kadar aklı karışan insanlar çıkmış. Doğru nedir? hangisidir? bunu anlamak için hiç bir sorgulama yapmadan, bir düşüncenin, bir insanın peşinden gitmek yerine, geniş bir vizyon ve çok seçenekli bir bakış açısı ile olayları değerlendirmek, araştırmak ve özgür bir düşünceye sahip olmak gerekir bu ise ancak eğitimle kazanılabilecek bir durumdur. Ve bu anlamda laiklik ise esastır..Tüm bunları hayata geçirirken de kadınlarımızın özellikle eğitimli olması çok ama çok önemlidir. Çünkü kadındır insanı yetiştiren! dünyaya getiren, onu hayata hazırlarken anne ve eş rolünde olan hep kadındır!.
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde; kadın ve erkek daima birlikte, daha özgür ve daha çağdaş bir dünya içinde var olabilmek temennisi ile 'Dünya Barış Günü' KUTLU OLSUN diyorum.
Esenlikler dilerim..
Kapsamlı ve uzun yorumunuzun tamamına ben de imzamı atarım. Tespit ve öngörü-lerinize aynen katılıyorum ve bunun için de çok teşekkür ediyorum Esin Hanım.
SilYorumladığınız gibi siyaset ve din ikilisi birbirinden beslenerek, birlikte hareket eder. Kilisenin varoluşundan günümüze kadar akıl yetisinden uzak böyle süregelmiştir. Ve kimi zaman değişik dinlerde kılık ve söylem değiştirerek, çoğu zaman ittifak yaparak özde aynı olgulara hizmet etmiştir. Batı çok sonraları, bu durumu nispeten dengelemiş, gelişmekte olan ülkelerde tam tersi, dini afyon olarak kullanarak, kendi menfaatleri doğrultusunda toplumları sömürme görevi yüklemiştir. Kimi zaman dinler arası diyalog, kimim zaman ılımlı İslam vb. isimler ve kılıflarla insanlara sempatik gelmesini sağlamıştır. Oysa elde edilmek istenen hedefler, kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda çok başkadır. işin diğer ayrı bir paradoksu da, genelde din adamlarının toplumun altgelir sınıflarından gelen halk çocukları olmasına rağmen egemen ve ezenlerle işbirliği yapmasıdır. Burada dine ayrılan bütçe ve vakıflar önemli rol oynar. Doğru nedir? hangisidir? Sorusu içinde... cevabı son derece soyut bakış açısıyla, nesnel gerçekliği göstererek değerlendirmişsiniz. "Eğitim ve Laiklik!".. ve bu iki temel olmazsa olmaz gerekliliğin yanına, erkek egemen dünyada, özellikle ülkemiz ve coğrafyamızda erkekleri doğuran, yoğuran kadınlar(ımız)... Evet Esin Hanım, - diğerleri gibi- en önemli tespitinizi en sona saklamışsınız!.. Dünya barışını gerçekleştirmekte, kadınların çok daha fazla etkin olup, aktif rol üslenmesi gerektiğini biliyor(uz)...
'1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu Olsun' dileklerimle tekrar teşekkür ediyor,
Esenlikler diliyorum.
Hepimiz dost ve arkadaş olalım, kardeş olalım dünya hepimize yeter her günümüz böyle güzel olsun efendim hayırlı pazarlar. sevgiler.
YanıtlaSilGüzel bir yeni hafta dileklerimle teşekkür ederim. Sevgilerimle..
Silbiz bu barışı görürmüyüz acaba.
YanıtlaSilGörmemizi umarım, teşekkürler.
Sil